İlkokulda hobileriniz ne diye sorarlardı, cevapların ardı arkası kesilmezdi: resim çizmek, müzik dinlemek, kitap okumak, sulu boya yapmak… Ne oldu da kayboldu onların hepsi? Kendimize ayıracağımız 1 saati bile ne zaman çok görür olduk? Yorulduk, çalıştık, üzüldük ipin ucunu kaçırdık. Netflix karşısına uzanmak herkes ne izliyorsa onu izlemek kolay geldi. Beynimizin yorgunluğunu diziler alacak sandık, oturduğumuz yerden kalkamadık.
Orta yaşlar çabuk geçer iş, çocuklar derken bir bakmışsın yavaş yavaş emeklilik planlıyorsun. İçini bir korku kaplıyor “İşim olmadan ne yapacağım ben?” diyorsun. Her şeyi bir kenara bırakıp o kadar bir olmuşsun ki işinle, elinde bir o kalmış. İşte ben o günlere yatırım yapıyorum. Kalbime, ruhuma iyi gelenlere sıkı sıkı tutunuyorum. Belki gecenin köründe gözümden uyku akarak isim kartı yazmam, işlediğim yaprağın kenarını bitirmem, size tuhaf geliyor. Beni zenginleştiren işte bunlar, verdiğim o emek. Ben hobilerim olmadan yapamam o telaşenin içinde kaybolur giderim.
Hobiler hep kenara atıldı, hor görüldü bir süre. Ta ki Covid-19 herkesi evde kalmaya mecbur edene kadar. Bir anda boşluğa düştü birçok insan. Ben düşmedim, bu kadar vakitle ne yapacağım demedim. Aksine bitirmek istediğim projeleri bitirdim üstüne yeni projelere başladım.
Kendinize ve sevdiklerinize yeni bir hobi hediye etmek ister misiniz? Sizi Ladies First Academy’nin Kaligrafi Kiti’yle tanıştırayım. Kaligrafinin başına oturdun mu adeta çevrendeki sesler susuyor, harflerin kuyruğuna dolandı mı insan kaç saattir yazdığını unutuyor. Kaligrafi benim gözümde bir terapi hem de yemek masalarımı isimliklerle süsleyen, beni mektup yazmaya, kalbimden geçenleri kâğıda dökmeye iten bir terapi.
Kitin içinde başlangıç için gereken her şey var tek ihtiyacınız hafif bir müzik ve belki bir de sizi o derin uykudan uyandıracak acı bir kahve.